Tarımda kısır döngülerden nasıl çıkılabilir?

Mezunları kampüs yaşamına dâhil etmek için BU+ Etkinlikleri kapsamında düzenlenmekte olan Mezunlarla Açık Ders: Ekonominin Halleri serisi 21 Şubat 2019 Perşembe günü Türkiye’nin tarım politikalarını konuşmak üzere gerçekleştirildi. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan’ın Türkiye tarım politikalarının sorunları, tarım sektöründe dünyada yaşanan değişimler ve verimli bir tarım politikasına yönelik olası çözümlere odaklanan sunumu, mezunlar ve akademisyenlerin büyük bir ilgisiyle karşılaştı.

Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Ofisi’nin desteğiyle ekonomideki güncel geliştirmeleri değerlendirmek üzere mezunları öğrenci oldukları sıralarda akşam derslerinde buluşturan Mezunlarla Açık Ders: Ekonominin Halleri serisinin dördüncüsü, 21 Şubat akşamı “Türkiye’nin Tarım Politikaları: Kısır Döngülerden Neden Çıkamıyoruz?” başlığıyla Demir Demirgil Salonu’nda gerçekleşti. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Özertan sunumuyla Türkiye’deki tarım politikalarının yapısal sorunlarını ve olası çözüm yollarını aktardı.

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Yenal, Boğaziçi Üniversitesi Kültür Sanat Komisyonu’nun düzenlediği etkinlikleri paylaşmanın yanı sıra Özertan’ın akademik kariyeri hakkında da katılımcıları bilgilendirdi. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü 1994 yılı mezunu olan Gökhan Özertan, doktorasını 2001 yılında Texas A&M Üniversitesi’nde tarım ekonomisi alanında tamamladı. 2001 yılından beri Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde mikroekonomi, istatistik, ekonometri, yenilik ekonomisi ve tarım ekonomisi üzerine dersler vermekte olan Özertan’ın çalışma alanları arasında tarım ve çevre süreçlerinin modellenmesi, tarımda teknoloji kullanımı, iklim değişikliğinin etkileri ve emtia fiyat hareketleri gibi konular bulunuyor.

“Tarım ve gıda sektöründeki sorunlar diğer sektörleri de etkiliyor”

Sunumuna tarım ve gıdaya özgü yapısal sorunların diğer sektörlerde de görüldüğünü ve farklı sektörleri de etkilediğini belirterek başlayan Prof. Dr. Gökhan Özertan, “Tarım ve gıda sektörünün kendine özgü yapısal sorunları da var, çünkü diğer sektörlere göre üretici, aracı, sanayi ve gıda firmaları, girdi tedarikçileri, kamu, teknoloji firmaları gibi çok fazla sayıda aktör ve paydaş bulunuyor,” ifadelerini ekledi. Özertan, tarım sektöründeki aktörlerin fazla olmasının sektörün yönetilmesini zorlaştırdığını vurgulayarak üreticilerin çoğunlukla yaşlı ve eğitim profili düşük insanlardan oluşmasının da yapısal sorunların iyileştirilmesinde zorlaştırıcı bir rolü olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Gökhan Özertan tarım sektöründeki Türkiye’ye özgü diğer sorunları da şöyle sıraladı: “Ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı artık insanları köyde tutmak zor. Bununla birlikte ekolojik problemlerle birlikte tarımda sürdürülebilirlik önemli bir sorun haline geldi. Öngörüldüğü gibi ısının %2-3 derecelerde artması tahıl rekoltesinde %20’ye varan bir düşüşü getirecek.” Türkiye’de tarım sektörünün teknolojiyi yakalamada da başarısız kaldığını ekleyen Özertan, modern seraların ancak %2’sinin teknolojiyi kullandığını paylaştı.

“Türkiye OECD ülkeleri arasında Ar-Ge’ye en düşük yatırım yapan ülke”

1981 tarihli tarımda iyileştirilmesi gereken sorunlara yönelik TÜSİAD raporunu katılımcılarla paylaşan Özertan, raporda belirtilen verimin artırılması ve kırdan kente göçün önlenmesi, toprakların daha adil dağıtılması, çiftçilere fırsat eşitliği sağlanması gibi hedeflerin aradan geçen yıllara rağmen hala geçerli olduğunu ifade etti. “Kamu tarafında sorunun nerede olduğu uzun bir süredir iyi bir şekilde tespit ediliyor ancak çözüme yönelik ilerleyemedik,” ifadelerini ekleyen  Özertan, bütüncül bir çözüm içine tartışmaların sadece Türkiye’yle sınırlı kalmayıp küresel etkilerden soyutlanmamış bir çerçeve çizmek gerektiğini dile getirdi: “Tartışmalar genellikle Türkiye üzerinde dönüyor ancak dünya genelinde neler oluyor diye de bakmak lazım. Örneğin Hollanda, özel sektör, kamu ve Ar-Ge üçgenine dayalı bir model uygulayarak tarımda verimliliği yakaladı. Türkiye ise OECD ülkeleri arasında Ar-Ge’ye en düşük yatırım yapan ülke.”

Dünyada tarım sektörünün bir değişim içinde olduğunun altını çizen Prof. Dr. Gökhan Özertan,  tarladan sofraya olarak kabul edilen değer zincirinin artık sofrada bitmediğini ve sofradan sonrasını da kapsayarak atık yönetiminin ve yeşil büyümenin de değer zincirine katıldığını ifade etti: “Dünya genelinde üretici odaklı yaklaşımdan uzaklaşılarak tüketici odaklı bir yaklaşıma doğru kayış var, artık internetten dahi tarım ürünleri sipariş verilebiliyor.”

Çözüm kooperatiflerde mi?

Türkiye’nin Avrupa Birliği içinde en büyük tarım ekonomisi olmasına rağmen iş gücü verimliliğinde dünyada 30. sırada olduğunu paylaşan Özertan, verimliliği artırmak için tarımda örgütlenmenin ve kooperatiflerin kilit rolde olacağını vurguladı: “Tarımda örgütlenme olmadığı müddetçe girdiyi ucuza mal etmek mümkün değil. Avrupa Birliği’nde tarım kooperatifleri tüm kooperatiflerin %39’unu oluşturuyor ve özel sektörle çok iyi rekabet edebiliyorlar. Türkiye’de ise 12 binin üzerinde kooperatif olmasına rağmen ancak ortalama 200’ü başarılı, %30’a yakını aslında çalışmayan hayalet kooperatifler. Başarılı olan kooperatiflerin başarısı da sadece bireysel başarıya bağlı, üreticiler genellikle kooperatiflerin ne işe yarayacağını bile bilmiyor.”

Türkiye’de kooperatiflerin başarılı olamamasında fırsatçı yaklaşımlar, güven eksikliği, teşvik mekanizmasının olmaması ve kural koyup uygulamada eksiklikleri gibi kurumsal sorunların yanında ülkeye özgü bazı sorunların da olduğunu ekleyen Özertan: “Belirli bölgelerde kooperatifleri belirli aileler domine ediyor ve bu uygulamalar da çiftçilerin bir araya gelmesini engelliyor,” ifadelerini kullandı.

 

Haber: Gizem Seher/Kurumsal İletişim Ofisi

Fotoğraflar: Kenan Özcan